Sünnete Baglanma Geregi ve Onu Inkar Edenin Küfrü Hakkinda
Abdulaziz b. Baz
Hamd yalniz ALLAH’a mahsustur . Iyi bir sonuç onun emirlerin i yerine getirip, yasaklari ndan sakinanla rindir. Salat ve selam insanlara rahmet olarak gönderilen Allah’in kulu ve elçisi peygamber imiz Hz. Muhammed’e ashabina olsun. O ashab ki, Allah’in kitabini ve peybgambe rinin sünnetini, tam olarak kendileri nden sonra gelenlere ulastirmi slardir. Allah onlardan razi olsum. Bizi de en güzel bir sekilde onlara tabi olanlarda n eylesin.
Eski ve yeni bütün Islâm âlimleri, hükümleri kesin olarak isbat eden, helal ve harami açiklayan muteber esaslarin: “Önünden ve ardindan kendisini iptal eden kitab gelmeyece k olan ALLAH’in KITABI; kesinlikl e bos yere konusmaya n, konustugu her sey vahiy olan Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in SÜNNET’i ve ümmetin bütün alimlerin ICMA’i oldugunda ittifak etmislerd ir. Islam âlimlerinin ihtilafi ancak diger esaslarda dir. Bunlarin en önemlisi KIYAS’tir. Alimlerin çogunluguna göre muteber sartlari yerine geldigi taktirde kiyas bir delildir. Bu dört esasin delilleri sayilamay acak kadar meshurdur .
BIRINCI ESAS: Bu esas Aziz olan Rabbimizi n kitabi; Kur’an’i Kerim’dir. Kur’an-i Kerim’in bir çok yerlerind eki ayetler Allah’in kitabina uymayi, emirlerin e sarilmayi, yasaklari ndan kaçinmayi emreder. Allah (c.c.) söyle buyurur:
“Rabbinizd en size indirilen Kur’an’a uyun (emir ve hükümlerine baglanin) Allah’tan baska dostlar edinerek onlara uymayin. Siz ne az düsünüyorsunuz!”[1]
“Iste bu Kur’an muazzam bir kitaptir. Onu biz indirdik; O çok mübarektir. Artik ona uyun, emirlerin e baglanin ve Allah’tan korkun, Tâ ki merhamet olunasini z.”[2]
“...Iste size, Allah’tan bir nur ve aydinlata bir kitap geldi...”[3]
“De ki: - Allah’in ancak tek bir ilah oldugunu bilsinler, hem de temiz akil sahipleri düsünüp ögüt alsinlar.”[4][5]
Bu manadaki ayetler oldukça çoktur. Kur’an-i Kerim’e sarilmayi emreden bir çok sahih hadis-i serifler de vardir. Bunlar Kur’an-i Kerim’e sarilanin hidayete, onu terk edenin sapiklikt a oldugunu ifade etmektedi rler. Bu hadisleri n bazilari sunlardir: Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} Veda hacci hutbesind e söyle buyurmust ur:
“Size, O'na sarildigi niz taktirde hiçbir zaman sapitmaya caginiz bir sey biraktim. O da Allah’in kitabidir .”[6]
Zeyd b. Arkam’in rivayet ettigine göre Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}söyle buyuruyor:
“Size, sani büyük iki sey biraktim: Birincisi Allah’in Kitabidir . Hidayet ve açiklik ondadir. Allah kitabiyla amel ediniz ve ona sariliniz .” Allah’in kitabina sarilmayi tesvik ettikten sonra devamla üç defa söyle buyurur: “Ehli beytime (hane halkima) iyi davranman iz hususunda size Allah’i hatirlati rim.”[7]. Bir baska hadisleri nde Kur’an-i Kerim hakkinda söyle buyurur: “O Allah’in ipidir, Kim ona sarilirsa hidayette dir. Kim onu terk ederse sapiklikt adir.
Bu manadaki hadisler çoktur. Sahabe ve onlardan sora gelen ilim ve iman ehlinin Allah’in Kitab’i ile beraber Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in Sünneti’ne de sarilmak onlarla hükmetmek ve ihtilafla ri onlara göre çözmek hususunda ki icmalarin a (oy birligine) dair delilleri zikretmey i gerek görmüyoruz.
IKINCI ESAS: Alimlerin ittifakla kabul ettikleri, üç esasin ikincisi Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’den sahih olarak gelen söz, fiili ve takririyl e ilgili sünnetidir. Rasûlullâh {sallallâhu aleyhi ve sellem}’den sonra, ilim ehli olan ashab ve onlara tabi olanlar, bu esasa iman ederek, onu delil olarak kabul etmisler ve müslümanlara ögretmislerdir. Bununla kalmayara k bu konuda birçok eserler yazmislar ve sünnetin delil oldugunu hadis ve fikih usulü kitaplari nda açiklamislardir. Bu husustaki deliller sayilamay acak kadar çoktur. Kur’an-i Kerim’deki sünnete uymayi emreden ayetler bu delillerd endir. Bu emir asri saadette ve ondan sonraki asirlarda bulunan bütün insanliga gönderilen bir peygamber dir. Insanlar da kiyamete kadar O’na uymak ve itaat etmekle mükelleftirler. Çünkü Kur’an-i Kerim’in ilk müfessiri ve Kur’an’da mücmel olarak ifade edilen hükümlerin söz, fiil ve takriri sünnetleriyle açiklayicisidir. Sünnet olmasaydi Müslümanlar namazin rekât adedini, kilinis seklini, onu kilarken gerekli olan sartlari bilemezle rdi. Yine sünnet olmasaydi oruç, zekat, hac, cihad ve iyiligi emretmek, kötülükten sakindirm ak hususunda ki hükümler bilinemez di. Yine hadis olmasaydi müslümanlarin muamelele ri, haramlari, Allah’in yasak ve cezalarla ilgili koydugu hükümleri açik olarak bilmeleri mümkün olmazdi.
Asagidaki ayetler sünnete itaat konusunda ki delillerd en bazilarid ir: “Allah’a ve peygamber’e itaat edin ki, rahmete erdiriles iniz.”[8].
“Ey iman edenler Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan idarecile re de itaat edin. Sonra bir sey hakkinda çekistiniz mi hemen onu Allah’a ve Resulü’ne arz edin; eger Allah’a ve ahiret gününe inaniyors aniz... Bu müracaat hem hayirli hem de netice bakiminda n daha güzeldir.”[9]
“Kim peygamber’e itaat ederse, muhakkak Allah’a itaat etmis olur. Kim de yüz çevirirse (çevirsin) biz seni onlarin üzerine bekçi göndermedik. (Ancak teblig için gönderdik.)”[10] Sünnet delil olmasaydi veya onun tümü muhafaza edilmesey di, insanlari n Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’a itaat etmeleri ve ihtilafa düstükleri mevzulari Kur’an ve sünnete bas vurarak halletmel eri mümkün olur muydu? Sünnetin delil olmadigin i veya tümünün muhafaza edilmedig ini ileri sürenlere göre, Allah, kullarini mevcut olamayan bir seye havale etmis olur. Bu düsünce ve inanis en büyük batil; Allah’a karsi islenen en büyük küfür ve ona duyulan en kötü zandir. Allâhu Teâlâ söyle buyurur:
“Ey Resulüm, sanada Kur’an’i indirdik ki, kendileri ne indirilen i insanlara anlatasin, olur ki iyice düsünürler.”[11]
“Ey Resulüm, bu kur’an’i sana ancak insanlari n ayriliga düstükleri seyi beyan etmek için ve iman edecek kimselere bir hidayet, bir rahmet olsun olsun diye indirdik.”[12].
Nasil olur da Allâhu Teâlâ Resulüne kendisine indirilen Kur’an-i açiklama yetkisini verecek ve onun sünnetinin de hiçbir önemi olamayaca k veya delil olarak kabul edilmeyec ektir. Allâhu Teâlâ söyle buyurur:
“(Ey Resulüm) De ki Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eger bunlara itaat etmekten yüz çevirirseniz, peygamber e düsen ancak ona yükletilen tebligdir . Sizin üzerinize de, size yükletilendir. (Icabet etmektir) Eger ona itaat ederseniz hidayete erersiniz . Peygamber’e düsen, ancak açik bir tebligdir .”[13]
“Namazi kilin, zekati verin ve Peygamber’e itaat edin ki rahmete kavusturu lasiniz.”[14]
“Resulüm, de ki: -Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize gelen, Allah’in peygamber iyim. O Allah ki, yer ve göklerin mülkü onundur; O’ndan baska hiçbir ilah yoktur. Öldürür ve diriltir. Onun için hem Allah’a, hem de Allah’in kelimeler ine inanan, o ümmi peygamber e, inanin; ve o peygamber e uyun ki, dogru yolu bulasiniz .”[15] Yukaridak i ayetlerde mutlak hidayetin Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’e ittiba etmekle olduguna dair açik deliller vardir. Sünnetiyle amel etmeden veya (Allah korusun) “Sünnetinin asli yoktur. Ona itimad edilmez” gibi sözleri sarf edenin hidayete ermesi mümkün müdür? Allâhu Teâlâ söyle buyurur:
“Peygamber in emrine aykiri hareket edenler, baslarina bir vela inmesinde n yahut kendileri ne acikli bir azab isabet etmesinde n sakinsinl ar.”[16]
“Peygamber size ne verdi ise onu alin; size neyi yasak etti ise ondan sakinin” [17]
Bu husustaki ayetler çoktur. Bütün bu ayetler Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’e itaat etmenin ve getirdigi emirlere uyup yasaklari ndan kaçinmanin vacip olduguna isaret ederler. Nasil ki, Allah’in kitabina uymanin ona sarilmani n; onun emirlerin e uymanin, yasaklari ndan kaçinmanin gereklili gi hakkinda da deliller geçmisti. Kitabbullâh’a uymak, nasil farz ise; Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in sünnetine uymak da ayni derecede farziyet icab eder. Bunlardan birisini inkar eden digerini inkâr ve tekzib etmis olur. Bu ise ilim ve iman ehlinin ittifaki ile küfür, sapiklik ve Islam çerçevesinin disina çikmaktir. Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’e itaat ederek, getirdigi esaslara boyun egmenin gereklili gi ve ona isyanda bulunmani n haramligi hakkinda mütevatir bir çok hadis mevcuttur . Bu hadisler asri saadette geçerli oldugu gibi kiyamete kadar da geçerlidir. Bu hadislerd en bazilari asagidadi r.
Ebu Hureyre {radiyAllâhu anhu}’nun rivayet ettigine göre, Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} söyle buyurdu:
“Bana itaat eden Allah’a itaat etmistir bana isyan eden Allah’a isyan etmis gibidir.”[18]
Yine Ebu Hereyre {radiyAllâhu anhu}’dan: Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} söyle buyurdu:
“Bütün ümmetin cennete girer. Yalniz kabul etmeyen müstesna
- Ya Raullulla h, kabul etmeyen kimdir?
- Bana itaat eden cennete girer, beni dinlemeye n kabul etmemis demektir, buyurdu.”[19].
Ahmed, Ebu Davud ve Hâkim’in sahih senedle tahric ettikleri ve Mikdam b. Mâ’di Kerib’in rivayetin e göre Râsûlullah söyle buyurdu:
“Biliniz ki Allah, Kur’an-i Kerim ile beraber onun mislini bana vahyetmis tir. Uyanik olunuz ki, karnini doyurmus bir adam koltuguna yaslanara k “Yalniz Kur’an’a sariliniz . Onda helal olani helal, haram olani haram kiliniz diyecegi günler yakindir.[20]. (Burada, Sünneti reddedenl erin çikacagina bir isaret var...)
Ebu Davud ve ibn Mâce’nin sahih senedle Ebu Râfi’nin oglundan verdikler i haberde, onun da babasi Rafiden, onunda Peygamber {sallallâhu aleyhi ve sellem}’den rivayet ettigi hadise göre Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} söyle buyurdu:
“Sizden biriniz koltuguna yaslandig i halde, kendisine emrettigi m veya yasak ettigim hususlard an bir husus teblig edildigin de, “Biz bunu tanimayiz, biz ancak Kur’an-i Kerim’de olanlara tabi oluruz.” Diyerek bunu aliskanli k haline getirmesi n.”[21]
Hasan b. Cabir dedi ki; Mikdam b. Mâdî Kerib’in söyle dedigini isittim.
“Rasûlullâh {sallallâhu aleyhi ve sellem} Hayber günü bazi seyleri haram kildiktan sonra söyle buyurdu:
“Sizden birinizin koltuguna yaslanara k: “Aramizdak i hakem Allah’in kitabidir . Onda helalden ne bulduysak helal, haramdan ne bulduysak haram kilariz,” sözünü sarf etmesinin yakin olmasinda n korkulur. Iyi biliniz ki Allah Resulü’nün bir seyi haram kilmasi, Allah’in o seyi haram kilmasi gibidir.”[22]
Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’den tevatüren gelen hadislerd en anlasildi gi gibi o hutbeleri nde ashabina; hazir bulunanin, hazir bulunamay ana teblig etmesini tavsiye ettigi ve yine onlara “Bir teblig edilen var ki bizzat dinleyend en daha kavrayici dir.” Dedigi anlasilma ktadir. Bu tavsiyele rden birisi Buhari ve Müslim’de bulunan su hadistir:
Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} Vedâ hacci gününde Arafat’ta müslümanlara hitabetti ginde onlara söyle buyurdu: “Hazir olan hazir olmayana teblig etsin. Olabilir ki kendisine teblig edilen kisi, bizzat dinleyend en daha çabuk kavrar.”[23]
Eger sünnet, onu bizzat isitene ve kendisine teblig edilene delil olmasaydi ve eger sünnetin geçerliligi kiyamete kadar baki kalmasayd i, Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} onu baskasina teblig için ashabina emretmezd i. Bundan anlasiliy or ki, sünnet, onu bizzat Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in agzindan isitene ve kendisine sahih isnadli hadisleri n teblig okundugu herkese delil teskil eder.
Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in ashabi, onun fiili ve kavli sünnetlerini ezberleyi p tatbik ederek, tabiine, tabiin de onlardan sonra gelenlere teblig ettiler. Böylece güvenilir alimler onu nesilden nesile, asirdan asira aktardila r. Sünneti; müstakil kitaplard a toplayara k sahihini zayifinda n ayirdilar . Sahihini zayifinda n ayirmak için aralarind a bilinen özel kaide ve yöntemler koydular. Alimler, Buhari, Müslim ve benzeri kitaplari okudular. Onlari elden ele böylece sünneti korudular . Cenab-i Allah’in Kur’an-i Kerim’i, kötülerin serrinden ve dinsizler in dinsizlig inden; sapiklari n tahrifind en korumasi gibi. Su ayeti kerime de buna delildir: “Hiç süphe yok ki, Kur’an-i biz indirdik ve muhakkak ki onu, tahrif ile tebdilden biz koruyacag iz.”[24]
Hiç süphe yok ki, Râsûlullah’in sünneti, inen bir vahiydir. Allah (c.c.), Kur’an- Kerim’i korudugu gibi onu da korumustu r. Sünneti tahrifçilerin tahrifind en, cahilleri n te’vilinden korumak için, süpheleri izale edebilece k güçte alimleri ona musahhar kilmistir . Cahiller, yabancila r ve dinsizler uydurma sözleriyle sünnete hücum ettikçe, o alimler onu pervane gibi korurlar. Çünkü Cenab-i Allah, bu sünneti yüce kitabinin tefsiri ve ondan özetle bildirdig i hükümlerin açiklayicisi yapmistir . Kur’an-i Kerim’de açikça zikretmed igi bazi hükümleri sünnet ile bildirmis tir. Mesela süt kardeslig i, mirasla ilgili bazi hükümler, kadini halasiyla veya teyzesiyl e birlikte almak gibi Allah’in kitabinda zikredilm eyen meseleler sahih sünnetle açiklanmistir.
Simdi sünnetin önemi ve onunla amel etmenin gerekligi hakkinda sahabe, tabiin ve alimlerin söyledikleri bazi hususlari zikredece giz.
Ebu Hureyre {radiyAllâhu anhu} anlatiyor: “Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} vefatini müteakib bazi Araplar döneklik yapinca Ebu Bekir {radiyAllâhu anhu}: “Vallahi namaz ile zekati birbirind en ayiranlar la savasacag im.” Demisti. Ömer {radiyAllâhu anhu} “Ya Eba Bekr! Râsûlullah “Lâ ilâhe illallah” deyinceye kadar, insanlarl a savasmakl a emrolundu m. Kim, Lâ ilâhe illallah, derse canini ve malini benden korumus olur. Cezayi hak edenler müstesna. Gerisi Allah’a aittir. “Buyurdugu halde sen, yalniz zekat arasinda fark gözeten herkesle savasacag im. Zekat maldan alinan bir haktir. Yemin ederim ki, Râsûlullah’a verip de bana vermek istemedik leri bir yular bile olsa onlara karsi tereddütsüz savasirim .” Karsiligi ni verdi.
Ömer {radiyAllâhu anhu} söyle der: “Nihayet anladim ki Allah Ebu Bekir’in gönlünü savasa açmis. Susmamani n ve bunun dogru oldugunu anladim.”[25] Bunun üzerine irtidat edenlerle savasmak üzere ashabin hepsi Ebu Bekir {radiyAllâhu anhu}’ya yardimci oldular. Mürtedlerle Islâma tekrar girinceye kadar savastila r. Irtidadin da israr edenleri ise öldürdüler. Bu hâdise, sünnetin önemini ve ununla amel etmenin gereklili gini ifade eden en açik bir delildir.
Ebu Bekir Siddik {radiyAllâhu anhu}ya gelerek mirastaki payini sordu. Ebu Bekir: “Allah’in kitabina göre senin hiçbir payin yoktur. Râsûlullah’in sana bir pay verdigini de bilmiyoru m. Bu durumu ashabi kirama soracagim .” Buyurdu. Sonra meseleyi ashaba sordu. Onlardan bazilari Râsûlullah’in neneye (Altida bir) 1/6 verdigini söylediler. Bunun üzerine Ebu Bekir {radiyAllâhu anhu}, nineye bu payi verdi.
Ömer {radiyAllâhu anhu}, valilerin e Allah’in kitabiyla onda bulamazla rsa, Rasûlullâh’in sünnetiyle amel etmelerin i emrediyor du. Baskasini n dövmesinden dolayi çocugunu düsüren kadin ile ilgili hüküm, Ömer {radiyAllâhu anhu}ya karmasik gelince, bunu ashaba sordu. Muhabbed b. Selem’e ve Mugire b. Sû’be (Allah onlardan razi olsun), su sahadette bulundula r: “Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} bu hususta bir köle veya cariye diyeti verilmesi ni söylediler. Ömer {radiyAllâhu anhu} da öyle hüküm verdi.
Kocasi vefat etmis bir kadinin kocasinin evinde iddet beklemesi nin hükmü Osman {radiyAllâhu anhu}’ya müskil gelince, Malik b. Sina’nin kizi ve Ebi Said’ni kiz kardesi FUREY’e; Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem} kocasinin vefatinda n sonra iddeti bitinceye kakar kocanin evinde beklememi emretti.” Haberini verdi.
Yine Osman {radiyAllâhu anhu}, sarap içtigi için, Velid b. Ukbe’ye sünnetin hükmü ile had cezasini tatbik etmistir.
Ali {radiyAllâhu anhu}, Osman {radiyAllâhu anhu}’nun hacci temettua men ettigini isitince onun aksine hacci temettua niyet ederek söyle dedi: “Ben herhangi birisinin sözüne Râsûlullah’in sünnetini birakmam.”
Bir kisim müslümanlar Ebu Bekir ve Ömer’in hacci ifradi güzel gördüklerini beyan ederek, hacci temettu yaptigi için Ibni Abbas’a itirazda bulundula r. Bunun üzerine, Ibni Abbas söyle buyurdu: “Üzerinize gökten tas inmesinde n korkulur. Ben size Râsûlullah söyle buyurdu diyorum. Siz de, Ebu bekir ve Ömer söyle buyurdu diyorsunu z.
Ebu Bekir ve Ömer’in (Allah onlardan razi olsun), mücerred sözlerine uymasinda dolayi sünnete aykiri davrandig i kabul edilenin cezaya çarptirilmasindan korkulurs a; makamca onlardan daha asagida olanlarin veya kendi basit görüs ve ictihadin a bakarak sünnete muhalefet edenlerin hali nice olacaktir?!
Adamin biri bir sünnetle ilgili olarak Abdullah b. Ömer’le münakasaya dalinca, Abdullah b. Ömer o adama: “Yani bize Ömer’e uymamamiz mi emredildi? Biz ona uymaya mecbur muyuz?” demistir. Imran Ibn Hüseyin {radiyAllâhu anhu}, sünnetten bahsederk en orada bulunanla rdan biri; bize Allah’in kitabinda n” deyince Imran {radiyAllâhu anhu} kizdi ve söyle dedi: “Sünnet Kur’an’in açiklayicisidir. sünnet olamasayd i öglen 4, aksam3, sabah namazlari nin 2 rekat oldugunu, zekat ve diger konularla ilgili hükümlerin detaylari ni bilemezdi k.”
Sünneti önemi, onunla amel etmenin gereklili gi ve ona muhalefet etmenin tehlikeli olacagi ile ilgili olarak sahabeden gelen birçok sözler vardi. Abdullah b. Ömer ve çocuklari arasinda geçen su hadise bunlardan dir: Abdullah b. Ömer “Allah’in kullari olan kadinlari Allah’in mescidler inden alikoymay iniz” mealindek i hadisi söyleyince, çocuklarindan biri “Vallahi onlari alikoyaca giz” dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer ona siddetle karsi çikarak söyle dedi: Ben Râsûlullah söyle dedi diyorum, siz de Vallahi onlari alikoyaca giz diyorsunu z!”
Râsûlullahi’in ashabinda n olan Ebu Said Abdullah b. Mugaffel el-Muzemî {radiyAllâhu anhu}, akrabalar indan birinin sapanla tas attigini görünce onu bu harekette n men ederek söyle dedi: “Peygamber imiz sapan tasi atmaktan nehyetti; o, ne av öldürür, ne düsman yaralar; o, yalniz göz çikarir ve dis kirar” buyurdu.[26]. Sonra Ibnu Mugaffel, o adamin tekrar sapa attigini görünce dedi ki: Vallahi seninle bir daha konusmam. Ben sana Allah’in Resulü’nün sapan tasi atmaktan menettigi ni söylüyorum. Sen bunu yapiyorsu n.
Beyhaki, büyük tâbiînden Eyyub Suhtayânî’den rivayet ettigine göre, mezkûr tâbiî söyle der: “Birisine sünnetten bahsettig im zaman, “sünneti birak da bize Kur’an’dan bahset” derse, bil ki o sapiktir.”
Evzaî (Allah rahmet etsin) söyle der: “Sünnet Kitab’in bir hükmünü açikliyabilir yahut onun mutlak (genel) bir hükmünü sinirlaya bilir yahut onda zikredilm eyen hükümler getibilir . Nitekim Yüce Allah buyurmust ur: “Ey Rasulüm, sana da Kur’an-i indirdik. Kendileri ne indirilen i insanlara anlatasin; olur ki, iyice düsünürler.”[27] Râsûlullah’in “Bana Kur’an ve onun bir misli daha verildi.. .” sözü daha önce geçmisti.
Beyhakini n, Amir Es-Sabîden naklettig ine göre o bazi insanlara: “Siz eserleri[28] terk ettiginiz zaman helak oldunuz” demis bununla Sahih hadisleri n terk edilmesin i kasdetmis tir. Yine Beyhâki’nin, Evzâiden rivayet ettigine göre; o bazi arkadasla rina “Râsûlullah’dan size bir hadis geldigind e aksini söylemekten sakininiz . Çünkü Râsûlullah, Allah’tan alarak teblig eder.” Diyordu.
Yüce Imam Sevri’nin, “Ilmin tamami hadis ilmidir” sözü yudaridak iler gibi Beyhakî tarafinda n rivayet edilmisti r.
Imam Malik: “bizim içtihatlarimiz baskasi tarafinda n ya red edilir veya baskasini nkini reddeder, fakat -Râsûlullah’in kabiri serifleri ni isaret ederek.- “Bu kabrin sahibinin sözleri müstesnadir” dedi.
Ebu Hanife {rahimehullah}: “Râsûlullah’tan gelen hadisin basimiz ve gözümüz üzerinde yeri vardir.” Diyorlar.
Imam Sâfiî {rahimehullah}: Bana Râsûlullah’dan sahih bir hadis rivayet edildigi halde, onunla amel etmezsem, aklimin gitmis olduguna sizi sahid tutuyorum .” Bir baska sözlerinde, “Benim söyledigim bir söz, Allah’in Resulünden gelen bir hadis’e aykiri olursa, sözümü duvara çarpin” demistir.
Imam Ahmed {rahimehullah} bir talebesin e “Ne beni, ne Maliki ve ne de Safiîyi taklit et. Bizim aldigimiz kaynaktan al.” Imam Ahmed {rahimehullah} söyle demistir: “Senedleri ve Allah’in Resulü’nden gelen hadisin sihhatini bildikler i halde Süfyan’in sözüne uyanlara sasarim. Oysa Yüce Allah söyle buyurmust ur: “Onun emrine aykiri gidenler baslarina bir fitne ya da kendileri ne aci bir azab inmekten sakinsinl ar”.[29] Mealindek i ayeti okuduktan sonra Imami Ahmed söyle devam etmistir: “Bilir misin fitne nedir? Fitne sirktir. Belki de insan Peygamber {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in, bir sözünü red ederse kalbine bir süphe girer de bu yüzden helak olur.
Beyhakî’nin rivayet ettigine göre, tabiîden büyük müfessir, Mücahid; “Sonra bir sey hakkinda çekistiniz mi hemen onu Allah’a ve rasulü’ne arzediniz .”[30] Mealindek i ayetin tefsirind e söyle diyor: “Isi Allah’a havale etmek Kur’an-i Kerim’in; hükmüne Râsûlullah’a havale etmek ise hadisin hükmüne havale etmek anlaninda dir.”
Beyhakînin rivayet ettigine göre, Zühri {{rahimehullah}} söyle diyor: “Sünnete sarilmak kurtulust ur.”
Muvaffaku’d-bin Ibnü Kudâme {rahimehullah}, Ravdatünnazîr adli eserinin edile-i ser’iyye bölümünde söyle der: “Edile-i Seriyye’nin ikincisi, Râsûlullah’in sünnetidir. Onun sözü delildir. Çünkü onun dogru olduguna mucizeler sahittirl er. Allâhu Teâlâ, onun emirlerin e itaat etmeyi yasaklari ndan kaçinmayi emretmist ir.
Ibnü Kesir {rahimehullah} “Peygamber in emrine aykiri hareket edenler; baslarina bir bela inmekten, yahut kendileri ne acikli bir azap isabet etmekten sakinsinl ar.” Mealindek i ayeti tefsir ederken söyle der:
“Yani Râsûlullah’in emrine muhalefet etmekten sakinsinl ar. O emir onun yolu, sünneti ve seriatidi r. Sözler ve ameller onun söz ve amelleriy le ölçülür. Söz ve ameline uygun söylenen sözler, islenen ameller, Allah indinde kabul edilir. Râsûlullah’in söz ve amellerin e aykiri olan sözler ve ameller, kimden gelirse gelsin, kim tarafinda n islenirse islensin sahibine reddedili r.
Nitekim Buharî, Müslim ve diger hadis kitaplari nda sabit olmustur ki; Râsûlullah {sallallâhu aleyhi ve sellem}’in söyle buyurdugu bilinir. “Bir kimse dinimizde n olmayan bir seyi ihdas ederse, o sey merduttur .” Yani ister zahiri, ister bâtîni olsun Râsûlullah’in sünnetine aykiri hareket edenler (sakinsinl ar)... “Yani kalplerin e küfür, münafiklik ve bid’at gibi belalar”... “Yahut kendileri ne acikli bir azap isabet etmekten (sakinsinl ar)... “Yani dünyada; kisas, had, hapis ve benzeri cezalar gibi. Imam Ahmed {rahimehullah}’in rivayet ettigine göre; Abdürrezzak, o da Ma’merden, o da Hemmam’dan naklettig i ve Ebu Hureyre’nin rivayetin e göre Râsûlullah söyle buyurdu: “Benim ve sizi benzerini z, ates yakan bir adamin misali gibidir. Ates etrafi aydinlari nca, kelebekle r ve atesi seven böcekler atesin içine hücum etmeye basladigi nda, o da onlari atesten muhafaza etmeye baslar, fakat ona galib gelirler ve atese düserle. Iste bu misal benim ve sizin durumunuz gibidir. Ben bu tarafa gelin, diyerek sizi atesten çekmege çalisiyorum, ama siz beni yenerek atesin içine atiliyors unuz.”[31] Buhari, Müslim de, bu hadisi Abdurrezz ak’tan ihraç etmislerd ir.
Sûyûtî, “Miftahu’l-Cenne fi’l-Ihticaci bi’s-Sünne” adli risalesin de söyle diyor: “Biliniz ki (Allah sizi affetsin) kim ki salih oldugunu bildigi halde Rasululla h’in ister sözlü, ister fiili bir sünnetinin delil oldugunu inkar ederse kafir olur ve islam çerçevesinden çikarak Yahudi, Hristiyan veya Allah’in diledigi küfür toplumlar indan birisi ile hasrolunu r.”
Sahabe, tabiin ve onlardan sonra gelen ilim ehlinin Rasullah’in sünnetine önem verip onunla amel etmenin gereklili gi ve ona aykiri hareket etmenin tehlikeli olduguna dair sözleri bir hayli çoktur.
Umarim ki, zikrettig imiz ayet, hadis ve diger kiymetli sözler hakki isteyen için yeterli ve inandiric i olsunlar.
Bizim ve cümle müslümanlarin, Allah’in razi oldugu amelleri islemeye muvaffak olmalarin i; gazabini gerektire cek sebeplerd en uzak kalmalari ni ve yine cümlemizi dogru yola hidayet etmesini Cenab-i Allah’tan niyaz ederiz. O dualari isitendir ve yakindir.
Allah’in salatü selâmi, kulu ve elçisi olan peygamber imiz Muhammed {sallallâhu aleyhi ve sellem}’e, onun aline, ashabina ve onlara güzelce tabi olanlarin üzerine olsun.
[1] Araf: 3
[2] En’am: 155
[3] Maide: 15
[4] En’am: 19
[5] Ibrahim:52
[6] Sahihi Müslim:
[7] Sahihi Müslim: 36
[8] Alu Imran:52
[9] Nisa: 59
[10] Nisa: 80
[11] Nahl: 44
[12] Nahl: 64
[13] Nûr: 54
[14] Nûr: 56
[15] A’raf: 158
[16] Nûr: 63
[17] Hasr: 7
[18] Mislim: Buhari
[19] Buhari.
[20] Ahmet Ebu Davud, Hakim
[21] Ebu Davud, Ibn-i Mace
[22] Hakim, Tirmizi, Ibn-i Mace.
[23] Buhari, Müslim.
[24] Hicr:9
[25] Müsned-i Ahmed B. Hanbel, Ibn-i Hibban, Beyhaki, Kenzül Ummal, 3/301, Buhari, Müslim.
[26] Buhari Müslim
[27] Nahl: 44
[28] Eser Hadis manasina kullanilm istir.
[29] Nûr: 63
[30] Nisa: 59
[31] Ibnü Kesir Tefsiri, C. III, S 307
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder